Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) Sağlık, Bilim ve Teknolojileri Proje Destekleme Programı kapsamında, çalışması desteklenen Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi, Temel Tıp Bilimleri Bölümü, Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Çakır ve projedeki ekip, sedef hastalığı gibi çeşitli oto immün hastalıkları üzerine çalışma yürütüyor. Van YYÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Çakır öncülüğünde yürütülecek projede geleneksel Çin tıbbında kullanılan ve çeşitli bitkilerde yer alan maddelerin sedef hastalığı tedavisi üzerindeki etkileri saptanacak.

 “DÜNYA GENELİNDE 150 MİLYON İNSAN BU HASTALIĞA SAHİP”

Başta sedef olmak üzere çeşitli oto immün hastalıklarının, bireyin yaşam kalitesini düşürdüğüne değinen Dr. Öğretim Üyesi Çakır, “Çalışmamızın genel amacı bir sedef modeli oluşturmak. Kronik seyirli cilt bozuklukları genelde deride kızarıklık, pullanma ve kaşıntı ile beraber oluşan bir hastalık. Sedef hastalığı, hastaların yaşam kalitesini oldukça sınırlandırmaktadır. Bir kısmı iş yaşamlarında sınırlamalara gitmek durumunda kalıyor. Bu durum ayrıca sağlık sistemine ve ülke ekonomisine de büyük bir maliyet oluşturuyor ve ayrıca dünya genelinde 150 milyon insan yani nüfusun yüzde 3’ü bu hastalığa sahip. Geleneksel Çin tıbbında kullanılan bazı bitkiler var, biliyorsunuz ki Çinliler geleneksek tedavi yöntemlerinde çok başarılılar. Belirli bitkilerin içinde bulunan etken maddelerden bir tanesi kullanılıyor” ifadelerine yer verdi.

“FARELER ÜZERİNDE DENENECEK”

Van'da ne kadar suriyeli yaşıyor? İşte veriler Van'da ne kadar suriyeli yaşıyor? İşte veriler

Dr. Öğretim Üyesi Çakır ayrıca, Çin geleneksel tıp yöntemlerinde kullanılan bu metodun çalışma kapsamında fareler üzerinde deneneceğini belirterek, “Projemiz kapsamında Çin tıbbında yüzyıllardır kullanılan ve bitkilerde oldukça yoğun bulunan schisandrin (Sch-b) isimli etken maddenin cilt bozukluğu tedavisinde etkin olup olmadığını belirli etkenlerle araştıracağız. Yine proje kapsamında psorizis fare modeli oluşturulacak, oluşturulan fareler Sch-b dediğimiz bu madde ile tedavi edilecek. Çalışma sonunda etken maddelerin bu hastalıkta tedavi edici özelliği var mı? Hastalığı tedavi ediyor mu? Hastalığı hafifletiyorsa immün yani bağışıklık sistem hücreleri üzerinden mi yapıyor gibi sorulara cevap bulacağız” diye konuştu. Daha önceki araştırma sürecinde schisandrin merkezi sinir sistemini etkileyen bir hastalık olan MS hastalığının tedavisinde etkinliğinin kanıtlandığını ifade eden Dr. Mustafa Çakır, “Daha önce doktora aşamasında TUSEB projesi kapsamında schisandrin maddesinin oto immün hastalık olan MS(Multiple skleroz) hastalığını hafiflettiği görüldü ve patent başvurusu yapıldı. Şu anda schisandrinin sedef hastalığındaki etkinliğine bakacağız” dedi.

“YENİ ETKİN İLAÇLAR VE TEDAVİLER BULMAYA ÇALIŞIYORUZ”

Dr. Çakır, “Sonuç olarak Çakır lab olarak başta Oto immün hastalıklar(Sedef, Multiple skleroz, Inflamatuar bağırsak hastalığı) olmak üzere nörodejeratif hastalıklarına (alzaymır, parkinson) karşı yeni etkin ilaçlar ve tedaviler bulmaya çalışıyoruz. Bu çalışma alanlarında TÜBİTAK, TUSEB ve COST gibi prestijli ve yüksek bütçeli projelerimiz çıktı veya başvuru yaptık ve yapıyoruz.” şeklinde konuşarak klinik öncesi çalışmaların, klinik sonrası çalışmaları hızlandıracağını belirtti.

DOÇ. DR. AÇIKGÖZ: DENGE ÇOK ÖNEMLİ

Proje ekibinde yer alan YYÜ Tıp Fakültesi, Temel Tıp Bilimleri Bölümü, Histoloji Ve Embriyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eda Açıkgöz, “Özellikle bu alanda patentli bir ilacımız yok. T hücresi olarak isimlendirdiğimiz hücrelerin görevi vücudumuzu zararlı dış etkenler karşında korumak diyebiliriz. Biz bu sistemin devamlı aktif olmasını istemiyoruz. Çünkü denge çok önemli. Biz buna vücutta Homeostazi diyoruz. Bazen bu hücreler vücutta çokça üretilebiliyor ve kontrol altına alınamıyor. Bu sefer de vücudun işlevi için gerekli ana hücreleri yabancı olarak algılıyor ve bu yüzden vücudun ana hücrelerine saldırmaya başlıyor. Bu durumda oto immün hastalık dediğimiz, bağışıklık problemleri ortaya çıkıyor” diye belirtti. Oto immün hastalıkların insan vücudunda benzer mekanizmalarla ilerleyişinden yola çıkılarak, tedavi sürecinde de benzer aktörlerin etkili olduğu sonucuna varılabileceğini ifade eden Doç. Dr. Eda Açıkgöz, “Pek çok oto immün hastalık var, ama bu ilaç mekanizmaları oto immün hastalıkta aynı mekanizmayla ilerlemese de benzer şekilde etki ediyor. Bu yüzden bu ilacın, yalnızca bu hastalık için değil, tam anlamıyla işe yaradığı sonucuna varacak olursak diğer oto immün hastalıklarda da deneme ve orada da potansiyel bir tedavi ajanı olma yolunda ilerleyeceğini düşünüyoruz. Yani buradan olumlu bir sonuç alırsak benzer mekanizmayla ilerleyen bir hastalık varsa, hem deneme potansiyelimiz hem de başarı elde etme oranımız daha yüksek olacağı için, orada ki hastalık modellerini de oluşturup, etkinliğini test ediyoruz.” diye aktardı. Yürütücülüğünü Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Çakır’ın yaptığı proje ekibinde; Prof. Dr. Hamiyet Altuntaş, Doç. Dr. Ahmet Eken, Doç. Dr. Eda Açıkgöz ve Buket Banu Özkan yer alıyor.