Evrensel bir dostluk efsanesi olan Hermias ve Yunus'un hikâyesini simgeleyen Hermias Heykeli, Güllük sahil düzenleme ve yenileme çalışmalarının ardından yeniden Güllük halkıyla buluştu.MUĞLA (İGFA) - Muğla'ya bağlı Milas’ın önemli turizm alanlarından biri olan Güllük’te gerçekleştirilen sahil düzenleme çalışmaları kapsamında zarar görmemesi ve bakım çalışmaları nedeniyle kaldırılan Hermias Heykeli, yeniden yerini buldu.

Milas Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan 50 bin 500 m2 parke kaplama, 1700 m2 beton yol, 180 m3 taş duvar, 3 bin 200 m2 mermer kaldırım, 43 adet aydınlatma direği, sahil yolu peyzaj düzenlemesi ve kent mobilyaları montajı ile yepyeni bir görünüme kavuşan Güllük’te vatandaşların tek eksik olarak belirttiği Hermias Heykeli vatandaşlarla buluştu. Heykeli gören vatandaşlar, Güllük ile bütünleşen heykeli yeniden görmekten mutluluk duyduklarını dile getirdiler.

HERMİAS VE YUNUS EFSANESİ

Güllük Körfezi’nde, bundan yıllar önce mutlu insanlar yaşarmış. Çocuklar hep birlikte oynarmış. Hermias da bu çocuklardan biriymiş. Bir tek annesinden başka kimsesi yokmuş. Annesi onu her türlü kötülükten, korkulardan korur, yanından ayırmazmış. Günlerden bir yaz günü Hermias’ın arkadaşları evlerine gelip;”Haydi Hermias denize gidelim” demişler. Hermias annesinden izin istemiş ama annesi;” olmaz bir tanem” demiş. Bunu duyan çocuklar başlamışlar alay etmeye... Arkadaşlarının bu söyledikleri Hermias’a çok dokunmuş. Bunu anlayan annesi ”Hermias’ım” demiş “Haydi sende git denize ama ne olur açılma, deniz bu ne yapacağı bilinmez.”

Hermias sevinçle arkadaşlarına katılmış. Ege’nin tuzlu suları çocuk sesleriyle dolmuş. Çocuklar kendilerini serin sulara bırakmışlar. Rüzgâr hafif hafifi esiyormuş. Çocuklar yüzerek birlikte açılmışlar. Bir süre sonra kıyı çocuk sesleriyle yeniden şenlenmiş. Ama aralarında Hermias yokmuş.

Kara haber tez yayılmış. “Hermias’ı Ege aldı” diye herkes kıyıya koşmuş. En usta balıkçılar denize açılmış. Körfezin her yeri karış karış aranmış ama Hermias bulunamamış. Zavallı annesi bağrına taş basıp Hermias’ın yokluğunu reddetmiş ve dönüşünü beklemeye başlamış.

Günlerden bir gün, bir balıkçı kıyıya telaşla gelmiş. “Gördüm gördüm, Hermias’ı gördüm” diye müjde vermiş. “O halde niye getirmedin?” diyenlere; “Nasıl getirebilirim? Yunusun sırtındaydı ben yaklaştıkça denize dalıp, uzaklaşıyordu” demiş. Balıkçıya kimse inanmamış. “Yunus sırtında insan mı taşır? Sen rüya görmüşsün” demişler.

Ama günlerden bir gün Hermias’ın döndüğünü herkes duymuş. Kumsala koşmuşlar. Hermias kumsalda sessizce yatıyormuş, yanı başında yunusuyla birlikte. Anlamışlar ki balıkçının anlattığı balık budur.

Yaşlı bir Güllüklü topluluğa şöyle demiş; “Şu gördüğünüz üzerinde iyi düşünün. İşte dostluk budur. Oynaşırlarken birlikte, yüzgecinin boynunu kestiği Hermias’ın ölümü, bu yunusu da ölüme götürmüş. O dostunu hiçbir koşulda terk etmemiş. Yaşamda da, ölümde de birlikte olmayı yeğlemiş”